Blogroll

9 Temmuz 2012

Kitap Gibi Dergi - Kitapçı

  Bir kaç gün önce Booksweetbook'ta gördüm Kitapçı'nın yazısını. İki aylık bir dergi,ilk sayısını Mayıs ayında çıkarmış,günlerden 21 Haziran. Hah dedim bende bu şans varken kesin kalmamıştır hiç bir yerde. Ertesi gün bir umut çıkıp arayayım dedim,girdiğim ikinci D&R'da buldum kendisini. Şansıma haksızlık etmişim.


Siz hiç böyle güzel dergi kapağı gördünüz 
mü? Ben görmemiştim şahsen.


Derginin içeriğine gelecek olursak, adından da anlaşılacağı üzere 'kitapçı'lar,okumayı ve yazmayı seven kitabevi çalışanları beğendikleri kitapları tanıtıyor. Sadece bu konseptle oluşturulmamış dergi tabi. Yazarların kiminin kendi kısa öykü ve şiirlerini de buluyoruz mesela. Çocuk kitabı önerilerini bizzat kitapsever çocukların ağzından,gençlik kitaplarınıysa gençlerden okuyoruz. Sinema bölümü sinema aşıkları tarafından,müzik bölümü o departmanda çalışanlar-müzikseverler tarafından hazırlanmış. Yani bu dergideki herkes gönüllü olarak kendi dünyalarını paylaşmak isteyen insanlar,her biri içten ve dolu dolu yazılar yazmışlar.

Tabi şimdi Temmuza geldik nereden bulacağız ilk sayısını diyebilirsin (tamam geç kaldım yazmak için ne yapayım :/ ) Ama hala Mayıs-Haziran sayısı duruyor raflarda o yüzden hala şans var bence :) Üşenme,çık al,okumaya doyama sonra baştan oku benim gibi,o sırada da sana bu güzel dergiyi tanıtan Kedideli'ye teşekkür etmeyi unutma içinden e mi okuyucu?  :) 

23 Nisan 2012

Vintage Sigara Reklamları ve Pek Kısa Bir Sigara Tarihi

 Uzun bir aradan sonra merhabaağ sevgili izleyicilerim. Bugün yine aylar öncesinden yazmaya karar verip de bir türlü eyleme geçiremediğim bir postla karşı karşıyayız: Vintage sigara reklamları!Araya da sigara tarihi ve yasaklarıyla ilgili bir kaç satır yazdım mı tamamdır. (O değil benim hoşuma gitti afişler ama çoğu markanın adını bile duymadığım düşünülürse pek de başarılı olamamışlar sanırım.)

  Buyrunuz efendim,keyifli okumalar.


Avrupa sigara ile Kristof Kolomb'un Amerika keşifleri sayesinde tanışmış. 16. yüzyılda bir Sir,Kraliçe Elizabeth'i sigara içmeye ikna etmiş. İlk yasaklar da bu dönemden sonra başlamış. 1794 yılında ABD'de sigaraya ilk vergilendirme işlemleri başlatılmış.



İlk sigara yapan makine 1881 yılında James Bonsack tarafından icat edilmiş ve kurduğu fabrikada her gün 120bin adet sigara üretimi yapılmış. James daha sonra Washington'da tanıştığı James Duke ile ortak olup bir sigara fabrikası kurmuşlar ve ürettikleri sigaralara Duke of Durham adını vermişler. Duke of Durham sigaraları aynı zamanda kapağında resim bulunan ilk sigaralarmış. Fabrika uzun yıllar dünyanın en büyük sigara üreticisi olarak kalmış ve o arada ismi American Tobbaco Company olarak değişmiş.



Sigara ile kanser arasındaki bağlantıyı ilk keşfedenler Nazi doktorları olmuş. Bunu ilerleyen dönemde Nazi Almanya'sında otobüsler,trenler vb. kapalı alanlarda sigara içmek yasaklanmış ve sigaraya uygulanan vergiler arttırılmış. Hitler'in günde 25 ila 40dal sigara içtiği bilinirken sigara karşıtı haline gelmesi de yasaklamaları etkilemiş tabii ki.
  Bu uygulamalara ve üretimin düşürülmesine rağmen,1940 yılına gelindiğinde Almanya'da sigara kullanımı 10yıl öncesine göre iki katı artmış. (Boşuna demiyorlar yasaklar her zaman daha çekicidir diye)


Nazilerdeki sigara karşıtı kampanyalar aynı zamanda anti-seministmiş,sigaranın Almanya'ya Yahudiler tarafından getirildiğini savunarak daha etkili olacaklarını düşünmüşler sanırım.

                                                               (Buna baya güldüm.)

Osmanlı'da ilk tütün yasağı ise Birinci Ahmed döneminde yaşanmış. Sebebi ise saraydaki mumlara gerekli olan balmumunun tütün bitkisinin böceklenmemesi için kullanılması ve bu talebe yönelik olarak balmumu fiyatlarının yükselmesiymiş. Artık balmumu temin edilemez duruma gelince Sultan Ahmed sigara üretimini ve içimini yasaklamış.

(Düşünüyorum düşünüyorum,bir sigara reklamında köpeklerin kullanılmasını,hatta sanki sigarayı içen onlarmış gibi gösterilmesinin mantığını bir türlü bulamıyorum. Bulan varsa alta yorum geçsin lütfen.)


Bu da Winston'un 'Taste Good Like A Cigarette Should' sloganıyla yayınlanan reklamı. Afiyetle içiniz! Pardon izleyiniz.
                                 

      Bir dahaki  yazıya kadar,kendinize iyi bakın,bol kedili günler!

Kaynaklar: kisawinstonsoft.tumblr.com
                 Vintage Everyday

25 Şubat 2012

Vikitap!

Goodreads'i bilenleriniz vardır,okuduğunuz-okumak istediğiniz kitapları listelediğiniz,beğendiğiniz kitapları paylaşıp diğer kitapseverlerle görüş alışverişinde bulunabildiğiniz geniş kapsamlı bir online kütüphane. Tabi yabancı bir kaynak olduğu için kullanmaya pek yanaşamıyorum. Ama içimdeki oradan da eksik kalırsam olmaz canavarı her an hortlayabilir o yüzden kesin konuşmamalıyım.

Neyse uzatmayayım, Vikitap dediğim site Goodreads'in Türk kullanıcılarına yönelik versiyonu gibi. Tabi yolun henüz başında, ama ben içeriğini,kullanışlı arayüzünü sevdim. Aslında sevmediğim bir yönü olmadı şimdiye kadar.


Herhangi bir kitabı bulup resminin altındaki ekle seçeneğinden listelerinize ekleyebiliyorsunuz,çok seçenekli bir liste var. Değerlendirme kısmından da kitaba puan verip yorumlarınızı belirtebilirsiniz.

Aradığınız kitabı bulamadınız mı? Henüz altyapısı çok geniş olmadığı için anlayışla karşılayabiliriz  ama zaten onlar bunun için kitap ekle bölümü yapmışlar,istediğiniz kitabı ekleyebilir böylece site arşivine de katkıda bulunmuş olursunuz :)

Benim en sevdiğim kısımlardan biri bu. Yıl içinde okumak istediğiniz kitap sayısını belirliyorsunuz ve okudukça hedefiniz güncelleniyor. Çok eğlenceli değil mi?


Kısaca siz de benim gibi okuduğu kitapların listesini aklında tutamayan, kitap notlarının her yere dağılmış olmasından sıkılmış biriyseniz ve kütüphanenizin çetelesini kayıt altında tutmak istiyorsanız,okuduklarınızı ve görüşlerinizi başkalarıyla paylaşmayı seviyorsanız,uğramadan geçmeyin derim :)


Siteye göz atmak isterseniz : Vikitap

Not: Yazı tamamen kendi görüşlerimden oluşmaktadır. Hiç bir reklam söz konusu değildir :)

Düzeltme: Goodreads'de de kitapların Türkçe versiyonu varmış,dur ben biraz daha inceleyeyim en iyisi :D

1890ların Dansçı Ablaları.

Başlık yeterince açıklayıcı sanıyorum,o yüzden açıklamıyorum. Fotoğraflara bakın siz iyisi mi.  Ha etli butluluğa da bakın ayrıca. Benim iki bacağım kadar bacakları varmış ablaların. Bir de günümüz dansçılarına bak,çöp şiş gibiler,ne bileyim kürdandan halliceler. Peh!Yoksa mankenler miydi onlar,neyse o zamanlar böylesi modaymış işte ona içerlendim,anladın sen.


Hepsini geçtim o kilolara o bel ne ayak? Belden alıp bacaklara mı verdiniz,kaç sene korse taktınız,sırrınız ne abla?

Broadway yazıyor bir de utanmadan altlarında. Ben o zamanlarda yaşamış olacaktım,pehhey..

Yetkililere sesleniyorum,lütfen güzel kadın kiloludur,et but her daim tercih edilir modasını yeniden yürürlüğe sokun. Lütfen dedim bak.

Kaynak: http://www.retronaut.co/2012/01/exotic-dancers-1890s/